- Ana Sayfa
- Kurumsal
- Menu
-
- Bölümlerimiz
- Menu
-
- Hekimlerimiz
- Menu
-
- Galeri
- İletişim
- EN
- Ana Sayfa
- Kurumsal
- Menu
-
- Bölümlerimiz
- Menu
-
- Hekimlerimiz
- Menu
-
- Galeri
- İletişim
- EN
Havalar yavaş yavaş soğudu ve beslenmemizde yaşadığımız değişiklikleri hepimiz hissetmeye başladık. ‘Kış geldi metabolizmam mı yavaşladı, yoksa iştahım mı açıldı?’ gibi sorularla karşı karşıya kalmış olabiliriz. Hadi gelin bu soruları kısaca cevaplayalım ve kış aylarında nasıl beslenmeyiz bir göz atalım.
Kış aylarının hem hastalıkların kol gezdiği hem de bağışıklık sistemimizin zayıf düştüğü bir dönem olduğunu söyleyebiliriz. Bu dönemde havaların soğumasıyla beraber metabolizmamız ve yeme davranışlarımızda birtakım değişiklikler yaşandığını görebiliriz. Bu değişimleri beslenmemizde ve günlük rutinimizde ufak dokunuşlar yaparak düzeltmemiz mümkündür.
İlk olarak yazın ihtiyaç duyduğumuz ve rahatça tüketebildiğimiz su, bu dönemde kısıtlanmaktadır. Fakat metabolizmanın iyi çalışabilmesi ve vücut ısısının dengede tutulabilmesi için en önemli faktörlerden biri sudur. Bunun için günlük en az 2-2.5 lt su içmeye özen gösterilmesi gerekmektedir. Sade su içmeyi sevmiyorsak suyun içerisine maydanoz, nane veya limon dilimleri ekleyerek su içiminizi kolaylaştırabilir ve su tüketimimizin artmasına yardımcı olabiliriz.
Kış aylarında ısınmak için şekerli besinlerden elde edeceğimiz enerjiye fazlasıyla ihtiyaç duyarız. Bu gibi durumlarda basit karbonhidrat içeriği yüksek besinler tüketmekten ziyade tam tahıl ürünleri tercih etmeye özen göstermeliyiz. Kalorisi yüksek tatlılar yerine meyve tercih edebilir kalorisi yüksek içecekler yerine bitki çaylarını beslenmemize dahil ederek minik dokunuşlarla büyük değişimler yapabiliriz.
Bu dönemde iştahımızda artışının olmasını engellemek amacıyla öğün saatlerimize dikkat etmeli, ara öğünlerimizi atlamamaya özen göstermeliyiz.
Hastalıklardan korunmak ve bağışıklık sistemimizi güçlendirebilmek adına antioksidan görevi gören A ve C vitamininden zengin besinleri tüketmeliyiz. Havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma gibi meyveleri beslenme listemize eklemeliyiz.
Bağırsak floramızı düzenleyerek bağışıklığın güçlenmesinde büyük rol oynayan probiyotikler de unutulmamalıdır. Sebzeler (pırasa, yer elması, bamya, enginar, kereviz, soğan, sarımsak, kuşkonmaz ) kurubaklagiller (nohut, mercimek, fasulye), tam tahıllar (tam buğday, yulaf, arpa, kepekli pirinç), yağlı tohumlar (ceviz, badem,fındık), meyveler (zeytin, muz, çilek, elma) ve kefir, yoğurt, ayran, boza, tarhana, şalgam suyu, turşular probiyotik özelliğe sahip besinler olup kış aylarında beslenme düzenimize eklenmesi gerekenler arasındalardır.
Ara öğünlerinizde 1 avuç fındık veya bademin yanına 1 adet kivi veya 2 adet mandalina veya 1 adet portakal tercih ederek hastalıklara karşı savunmamızı güçlendirebiliriz.
Güneşten oldukça mahrum kaldığımız bu dönemde bağışıklık sistemi ve ağırlık yönetiminde oldukça etkili olan D vitaminini karşılayabileceğimiz balık, yumurta ve sütü diyetimize ekleyebiliriz. Havanın güneşli olduğu zamanlarda güneşlenmeyi unutmamalıyız.
Kan bulgularımızda eksikliğini sıkça gördüğümüz D vitaminini karşılayabilmek için mutlaka bir hekime danışmanız önerilmektedir.
Son olarak kış aylarının beslenme üzerinde yapmış olduğu etkileri dışında bakmamız gereken diğer bir nokta günlük alışkanlıklarımız olmalıdır. Soğuk havalar sebebiyle daha fazla uyuma isteği ve azalmış fiziksel aktivite metabolizmamız için negatif etkiler yaratmaktadır. Bu yüzden günlük ortalama olarak 6 saat uyumaya dikkat etmeli, gün içerisinde size en uygun egzersizi rutininize eklemelisiniz.
Hastalıklardan kendimizi korumak, bağışıklık sistemimizi güçlendirmek ve sağlıklı bir bedene sahip olabilmek adına kişiye özel beslenme programınızı oluşturmak için sizleri hastanemize bekliyoruz.
Sağlıklı günler dilerim.
Dyt. Zeynep YAVUZ